MECZUBAN

NEDEN YAZDIK?

Harabat ehline hor bakma zâkir

Definelere malik viraneler var

 – Erzurumlu İbrahim Hakkı

 

Meczuban_200“Meczup” Anadolu’da, halk arasında alelade bir hayat yaşamayan ve bu hâliyle insanlara bir bakıma ayna vazifesi görerek ibret veren kişi şeklinde tanınır. Meczuplardan kimisi çok iyi giyinir, kimisi kılığına kıyafetine hiç dikkat etmez; kimisinin ağzı bozuktur, kimisi hiç konuşmaz yahut sadece birkaç kelime konuşur. Kimi zaman “deli” kimi zaman ise “veli” diye adlandırılan bu insanlara Ekrem Ocaklı “Allah’ın casusları” demektedir. Cağaloğlu’nun meşhur kitapçılarından Abdullah Işıklar’ın başından geçen şu hadise bu sözün teyidi gibidir: Meczup Aydın, Ramazan günü iftara saatler kala, elinde bir salatalıkla Cağaloğlu’nda bağırarak insanları meydana toplar. Kalabalık toplandıktan sonra salatalıktan ısırıp bağırmaya başlar: “Orucunuzu yiyin ama haram yemeyin.” Delisinden Velisine Yozgat kitabının yazarı Yusuf Karakaya da benzer bir hadiseden bahseder: Meczubun biri sürekli kâğıt yırtmaktadır. Çevresindeki kişiler ona, israf oluyor dediklerinde onlara “Tapu dağıtıyorum, tapu dağıtıyorum.” şeklinde cevap vermektedir. “Boş kâğıttan tapu olur mu?” sorusunun yanıtı ise şudur: “Boş dünyaya boş tapu.”

 

Hâsılı meczuplar toplum içinde önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Ne korkulması gereken insanlardır ne de apar topar hastaneye yatırılması gereken insanlar… Bilakis ne yaptıkları, ne söyledikleri dikkatle takip edilmesi ve ibret alınması gereken değerlerdir. Urfa’da yıllarca meczupların fotoğrafını çeken Mahmut Okkaş’ın meczupluğu “naz makamı” diye tanımlaması da bu bağlamda düşünülmelidir.

 

Belgesel, günümüzde herhangi bir ayrım gözetilmeksizin çarçabuk deli yaftası vurularak hastanelere gönderilen meczupların müstesna dünyalarına dikkat çekmek istemektedir. Çalışma, bu coğrafyaya münhasır meczupların hayatımızdaki yerine işaret etmeyi, hafızamızı tazelemeyi, Deliçokaklıyok Mehmet Usta’yı, Lailaheillallah Abdi’yi, Adamol Mehmed Efendi’yi hatırlamayı, bununla beraber aramızda dolaşan meczupları da anlamayı hedeflemektedir.

 

 

SİNOPSİS

 

Eşref, çocukluğundan beri halk arasında meczup adıyla anılan kişilerin dünyasına özel alâka besleyen bir doktora öğrencisidir. Çalıştığı vakıfta Osmanlıca dersleri veren Eşref, Filibeli Ahmed Hilmi Efendi’nin Âmâk-ı Hayâl kitabını çok sevmekte ve kitabın eski baskılarını sahaflardan temin etmeye çalışmaktadır.

 

Eşref’in meczuplara ilgisi İstanbul’da ikâmet eden yakın dostları musikişinas Hadi Duran ve psikiyatrist Reşad Önal aracılığıyla yavaş yavaş bir yolculuğa dönüşür. Eşref, İstanbul’da meczuplar hakkında çalışmalarıyla tanınan Mustafa Özdamar, meczuplarla dikkate değer hatıralara sahip çizgi sanatkârı Hasan Aycın ve meczuplar şeyhi olarak bilinen Abdullah Işıklar ile görüşmeler yapar. Merakı giderek artan Eşref, rotasını Anadolu’ya kaydırmaya karar verir. Bolu’da bazı meczupların ses kayıtlarını arşivleyen psikiyatrist Musa Okur, Yozgat’ta meczuplar hakkında kitap yayınlamış Yusuf Karakaya, Urfa’da ise yıllarca meczupların fotoğraflarını çeken Mahmut Okkaş’la görüşür.

 

Eşref bütün bu yolculuklar sırasında meczuplarla ilgili merak ettiği sorulara küçük küçük cevaplar bulur. Nihayetinde Eşref, memleketi Bayburt’ta, meczuplara sevgisinin ilk başladığı yerdedir.

 

Eşref’in zihin akışının takip edildiği filmde yer yer animasyonlara da yer verilir.

 

Eşref’in yolculuğu bir bakıma Filibeli Ahmed Hilmi Efendi’nin Âmâk-ı Hayâl kitabındaki Raci’nin yaşadığı yolculuğu hatırlatmaktadır.

 

 

KAYNAKÇA

 

• Âmâk-ı Hayâl, Filibeli Ahmed Hilmi, Şule Yayınları.

• Mir’ât-ı Cünun (Delilerin Aynası), Yenişehirli Avni, Büyüyen Ay.

• Akıllı Deliler Kitabı, Ebu’l Kâsım en-Neysâbûri, Şule Yayınları.

• Tezkiretü’l-Müteahhirin, İstanbul’un Velîleri ve Delileri (XVI. Ve XVIII. Asırlarda), Enfî Hasan Hulûs Halvetî, MVT Yayınları.

• Meczuplar, Mustafa Özdamar, Kırkkandil Yayınları.

• Müstesna Deliler Albümü, Zeki Bulduk, Hayy Kitap.

• Delisinden Velisine Yozgat, Yusuf Karakaya, Özel Baskı.

• Mecnun: Ortaçağ İslam Toplumunda Deli, Michael W. Dolls, Pinhan Yayıncılık

• Velilik ve Delilik Arasında, Eyüp Öztürk, Kitap Yayınları.

•Harput Yollarında (Harput Delileri), İshak Sunguroğlu, Yasin Beyaz, İşaret Yayınları.

• Dersim’in Delileri, Nurettin Alan, Peri Yayınları.

• Diyarbakır Kabadayıları, Delileri ve Pişo Mehem, Mustafa Gazi, Lîs Yayınları.

• Delilik, Siyaset ve Toplum: Toptaşı Bimarhanesi, Fatih Artvinli, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.

• Bir Akıl Hastanesinin Hatıra Defteri-Nal, hz. Cemal Dindar, Telos Yayıncılık.

• Deliliğin Resimli Sivil Tarihi, Yuvasız Kuşlar Gibi, Cemal Dindar, Otopsi Yayınları.

• Bakırköy Akıl Hastanesinden Anılar, Latif Ruhşat Alpkan, Okyanus Yayınları.

• Deliler ve Doktorları, Osmanlı’dan Cumhuriyete Delilik, Rüya Kılıç, Tarih Vakfı Yayınları.

• Edebiyat ve Delilik, Mehmet Narlı, Akçağ Yayınları.

• Osmanlı’nın Muhteşem Süvarileri Deliler, Abdullah Turhal, Doğan Kitap.

• Herkesin İçtiği Su (Toplu Hikâyeler), Ömer Seyfettin, Yapı Kredi Yayınları.

• Bir Delinin Hatıra Defteri, Gogol, Varlık Yayınları.

• Deliliğin Tarihi, Michel Foucault, İmge Kitabevi.

• Deliliğe Övgü, Erasmus, Kabalcı Yayınevi.