MİRÂCİYYE’NİN PERDELERİ ARALANIYOR
“Mirâciyye’yi dinledin mi?”
Bu soruyla başlayan yolculukta perdeleri aralamaya devam ediyoruz. Araştırma, ön hazırlık, çekim ve post-prodüksiyon aşamalarını sona erdirdik.
Nûmâniye Dergâh’nın zeminine yerleştirdiğimiz filmi dört hikâye üzerine kurduk.
Birinci hikâye ile film bizi Anadolu’da bir köy evine götürüyor. Üç küçük çocuk -biri başkarakterimiz Raci- bir meczup ve Fatma Teyze. Fatma Teyze bize eserin oluşma nedeni Mirac’ı anlatıyor.
İkinci hikâyede Raci, Kadri Dede ile meşk yolculuğunda Nayî Osman Dede’yi, Mirâciyye’yi nasıl yazdığını dinliyor ve İstanbul’da Mirâciyye’nin dokunduğu mekânlara yolculuk ediyor.
Üçüncü hikâyede Raci artık bir müzisyen ve günümüzde eserin korunduğu en önemli şehir Bursa’da Mirâciyye’yi özellikle de kayıp bahir Nevâ’yı arıyor.
Ve artık dördüncü hikâye ile “Mirâciyye’yi dinledin mi?” sorusunun sorulabilmesinin sebebi Safiyüddin Erhan’ın yanına gidiyoruz. Safiyüddin Erhan’ın şahsi gayretlerinin neticesi bugün dinleyebildiğimiz icralar ve Mirac-ı Nebî ile ziynetlenmiş bir mekân; Bursa’da Nûmâniye Dergâhı.
Her hikâye ile başka bir şehre selam veren film yapım aşamasında yüzlerce kilometre yol kat etti. Şimdi ise izleyicisiyle arasındaki mesafenin kapanmasını bekliyor.